Mayıs 1919 a gelindiğinde
H.Rauf Orbay ile
Kundukh Bekir Sami Beylerin
Pşışawo Ali Bey Bandırma'daki konağını ziyaret ederler.
|
Pşışawo Ali Bey |
Vatanperverlikleri ile nam salmış, savaştıkları cephelerde defalarca yaralanmış olmalarına ve dahi hastalanmalarına rağmen,
Osmanlının bir uçtan bir uca birçok cephelerinde savaşmaktan geri durmamış
Reşit,
Tevfik ve
Ethem Beylerden bir direniş örgütlemelerini talep etmişlerdi. Özellikle de, o güne kadar
Teşkilat-ı Mahsusa bünyesinde en tehlikeli operasyonlarda cesareti ve üstün becerisine tanık oldukları
Ethem Bey asıl ziyaret sebebiydi. Zaten
Ali Bey ve oğulları bu konuda herşeye hazırlıklı idiler.
Ali Bey'in;
- Bir vatanımızı kaybettik Çakır! Bunu da kaybedersek olmaz. Ne gerekiyorsa yapalım. sözü üzerine
Ethem Bey ve ağabeyleri derhal
Red-di İlhak çalışmalarına başladılar.
(Yani bu demek oluyor ki, "Bandırma Vapuru" Kurtuluş Savaşı nın gerçek anlamda ilk adımının da, son kurşunun da yine Bandırma da atılacağının ilahi bir habercisiydi adeta.)
Henüz iki kişiyi ikna etmişti.
Emre Köy'den arkadaşları
Sefer ile
Kel Ömer. Bu arada
Bandırma'nın idaresini ve iletişim için güvenebileceği birine bırakmak istiyordu. Hem
Bandırma'daki konak komşuşu ve baba dostu
Yefendi Ahmet Bey'in oğlu,
Kabardey Köy'den çok samimi arkadaşı
Yefendi Ali' yi bu işe uygun görmüştü. İlgili makama bir tavsiye mektubu yazıp,
Yefendi Aliye vererek
Ali Beyin
Bandırma'ya
Kaymakam olmasını sağladı.
|
Bandırma Kaymakamı Yefendi Ali Bey |
O da, hem Arap, hem Latin alfabesiyle yazabilen iyi bir tahsil görmüş
Kuağk'o=Sekreter takma adıyla hitab ettiği kız kardeşi
(Gülizar) Hanımı yanına sekreter olarak aldı. Bu hazırlıkları gören
Yefendi Alinin kardeşi
Üzeyir, ağabeyinden
Ethem Beyle konuşup kendisini de yanına almasını talep etmişti.
Yefendi Ali, Ethem Beye;
- Bak Ethem sikueş, şu biraderim Üzeyir de senin askerin olmak istiyor. Eğer kabul edersen pek tabii.
- Gelsin elbette. Hazırlığını yapsın. Benden haber bekleyin. der. 3. Askerini de safına katar.
Ethem Bey Bandırma, Mihaliç, Manyas, Gönen ve Kirmasti gibi
Çerkeslerin yoğun olarak yaşadığı yakın yerleşimleri bizzat ziyaret ederek mücadeleye katılmaya davet ediyordu.
Manyas'a gittiğinde onu hayalperestlikle itham etmişler ve alaya almışlardı. Büyük bir kızgınlıkla oradan ayrılmıştı. Birkaç gün sonra kendine katılan kırk kişilik atlı ve silahlı arkadaşlarını da yanına alarak silahlı bir süvari birliği ile
Manyas meydanına girer ve bir darağacı kurdurur. Ahaliyi meydana çağırtır. Bir konuşma yapar.
-
Parası olan yeterince para, olmayan bana asker verecek. İtiraz edeni bu darağacında sallandıracağım. der.
4 yada 5 ileri gelen karşı çıkarlar. Dediği gibi de yapar.Hepsini oracıkta astırır. Ahali bakar ki bu işin şakası yok. Hiç çaresiz biat ederler
Ethem Beye. Bu olay tam bir mihenk taşı olmuştur,
Ethem Beyin başlatmak için çabaladığı mücadelenin ilerlemesinde. Çünkü bu olay kısa sürede bölgede kulaktan kulağa yayılmıştı. Artık hiç kimse itiraz edecek cesareti kolay kolay bulamıyordu.
Artık hazırlıklar tamamlanmış,
Ethem Bey onbeş atlı ve silahlı arkadaşıyla birlikte babası Ali Bey in
Emre Köy'deki çiftliğinden ihtiyaç duyacağı her şeyi de yanına alarak bütün hazırlıklar tamamlanmış,
Salihli'ye doğru yola çıkmıştı. Yolu üstündeki aralarındaki türlü hukuku olan ve sevgi-saygı bağı olan aileleri helallik almak için ziyaret ediyordu. Uğradığı
Kabardey Köyünde
Yefendi Ali Bey'in evinde
Ethem Bey ve kırk arkadaşına bir ziyafet için kazanlar dolusu yemekler yapılıyordu. Bu arada arkadaşları köydeki evlerden ihtiyaç duyacakları ayni ve nakdi şeyleri topluyordu.
Zekorey sülalesinden bir evde yeni nişanlı bir genç kızın çeyizinden zorla bazı değerli şeylere el koymuşlardı. Bu durumu sindiremeyen genç kız doğru
Ethem Bey'e ulaşarak;
-
Ethem Bey!Ethem Bey! Sen vatan kurtarmaya mı, yoksa benim gibi garibanları gaspetmeye mi çıktın bu yola ha?
Ethem Bey olanlardan habersizdir ve çok şaşırmıştır bu serzenişe.
- Anlatta bizde bilelim ne olduğunu.
-Senin adamların benim çeyizlerimi gasp ettiler. Böyle mi vatan kurtaracaksınız siz? Tüh size yazıklar olsun.
-Görsen tanır mısın onu?
-Tanırım tabii ki.
Ethem Bey adamlarına seslenir
-Hepiniz şöyle sıraya dizilin bakayım! diye emreder ve sorar;
-Bak bakalım hangisi görelim bizde.
Genç kız şöyle bir göz gezdirir ve tanır, hemen gidip yakasına yapışır.
-İşte buydu benim çeyizimi zorla alan haydut.
Ethem Bey adamına sorar;
- Bu doğrumu?
Adam kafasıyla sessizce onaylar.
Ethem Bey silahını çekerek tam vuracaktı ki,
Yefendi Ali eline sarılır namluyu havaya çevirttiği anda silah patlar.
-
Ethem napıyorsun sen? Delirdin mi? Böyle yaparsan adam kalırmı yanında?
Zekoreylerin kızının çeyizi tekrar iade edilir ve kendisinden özür dilenerek olay tatlıya bağlanır.
Yemekler yendikten sonra
Ethem Bey ve arkadaşları uğurlanır ve
Salihliye doğru yola çıkarlar. Yolu üstündeki tüm gerekli yerlere uğrayıp uygun olandan ayni ve nakdi yada asker toplayarak cepheye doğru ilerler.
Aznavour ayaklanması çıkınca
Ankara'nın ısrarları ile ayaklanmayı bastırır. Bu arada
Bandırma'ya da uğrar ve ayaklanmanın iç yüzünü öğrenmek için soruşturma başlatır.
Mihaliç'in
Karayan(Sultaniye) eşrafından varlıklı
Arnavut ailelerin
Aznavoura çok yüklü miktarda maddi yardım yaptıkları bilgisine ulaşır.
Ethem Bey bir ekip kurarak
Karayan'a gönderir.
Red-di İlhak mücadelesi verdiklerinden dolayı asıl kendilerine maddi yardım yapmaları gerektiği yönünde talepte bulunan birde mektup gönderir. Birde tembihler;
-Eğer para olmadığını falan söylerlerse dikkatli olun. Eski hasır-kilim yayılı görürseniz ortasına şöyle dipçikle vurun. para varsa orada gömülüdür.
Tam da dediği gibi para olmadığını
Aznavourun zorla bütün paralarına el koyduğunu söylerler. ancak evlerde yapılan aramalarda odaların ortasına gömülmüş çömleklerin içinde altın dolu olduğu tespit edilince ev sahipleri derdest edilerek yargılanmak üzere Bandırmaya getirilir.
Ne var ki Arnavutların
Yefendi Ahmet Beyin kendi gibi
El Ezher mezunu olan, cuma günleri hutbe vermesi için köyden Haydar Çavuş Camiine özel koruma eşliğinde faytonla getirilip götürülen biraderi
Yefendi Hacı Murat Bey ile tanışıklıkları vardır.
|
Yefendi Hacı Murat Bey |
Yefendi Hacı Murat Beyi araya sokarak affedilmeleri konusunda
Ethem Beye baskı yapılmasını isterler.
Yefendi Hacı Murat Beyde ağabeyi
Yefendi Ahmet Bey gibi
Ethem Beyin babası
Pşışaw Ali Beyin yakın dostudur.
Pşışaw Ali Beye oğlu
Ethem Beyi ikna etmesini rica eder.
Pşışaw Ali Beyin oraya gelip devreye girmesi üzerine,
Ethem Bey çaresiz
kalır ve bir çıkış yolu bulmak için
Yefendi Ali Bey ile odadan dışarı çıkarlar.
Ethem Bey sorar;
-Napıcaz şimdi? Biz bunları yargılamamız lazım.
-Vollehi Ethem! Biliyorsun bizde büyüklerin dediği olur.
-O zaman şöyle yapalım. Sen Kaymakamlık yetkinle onları serbest bıraktırmış ol. Ben onların işini yolda bitiririm. Onlar şimdi güle oynaya köye döneceklerdir.
-Tamamdır. Oldu bu iş.
Tekrar odaya dönerler.
Yefendi Ali Bey sözüm ona
Ethem Beyi azarlayıp
Arnavutları serbest bırakmaya razı eder.
Ethem Bey serbest bıraktığı
Arnavutları takibe aldırır.
Akçapınar Köyü altında
Kanlıhana geldiklerinde
Arnavutlar boğularak öldürülür.
Ethem Bey sadece Yunanla değil, hem ayaklanmacılarla hem içerdeki işbirlikçilerle, hemde garip gurebaya zulm eden, onların acziyetinden yararlanıp ellerindekileri gaspeden zorbalar ile de mücadele etmek zorunda kalmıştır.
Ruhun şad, mekanın cennet olsun. Vatanperver büyük komutan.
- Posted by Scherenqo